6 Şubat 2012 Pazartesi

Aşkın -e Hali


Aşkın –e haliydi o…

En zor zamanda hayat onu hediye etti bana…

Bir kapı kapanır diğeri açılır derler ya…

Açılan en güzel kapı. Ulaktı…( Ulak filmini izleyenler bilir)

Tesadüfen (tesadüflere pek inanmam ama söylemesi çok keyfili bir kelime J ) buldum onu.

Hiç tanımıyordum, aynı şehirde nefes almıyorduk biz.

Herkes çocukça buldu durumu. Kimse anlamadı. Gerektiğinde kimse anlamaz çünkü…

Oysa benim kalbimin içindeki çocuk hüzün köşesini terk edip hayata göz kırpmıştı.

Ne sıradan bir hayranlık ne de o filmlerdeki aşk…

Tanımlanamayan bir duygu; aşkın –e hali…

Benim olmasını istemediğim ama başkasına yakıştıramadığım.. Anlamlı hediyelerle mutlu etmek istediğim, hep gülsün dediğim, gölge gibi takip edip öğle vaktini yakalamışçasına gizlendiğim..
O, ulak, kurtarıcı…
Ulaştım sonra, konuştum.
sesi kulaklarımdaydı, gözleri hemen yanıbaşımdaJ

Yanında olduğum saniyeler rüya gibi... Beynimde bir masal sahnesi sanki…
Düşününce gözümün önüne gelen en net kare kocaman bir gülümsemeJ

Sorsalar aşık mısın kızım sen diye?
 Hayır aşk değil bu… 
Aşkın –e hali… 

Geldi, küçük çocuğun ellerinden tutup kaldırdı onu hüzün kuyusundan. 
Çırptı üstüne yapışmış melankoli tozlarını. Mutluluk pastası yedirdi. Huzur parkına götürdü. 
Vedalaştı ve uzaklaştı.
Hayatımın dönüm noktası olarak en gizli köşemde kalacaksın. 
Bilmesen bile Ankara'dan senin varlığından dolayı güzelleşen şehre yolladığım duaları hisset kalbinde=)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder